KASIDER Başkanı Sema Tüfekçiler, tecrübeli isimlerle yaptığı röportaj
serisine ÖzserNeo Sigorta Reasürans Brokerliği Genel Müdürü Ramazan Ülger ile
devam ediyor. Ülger, “Otoritenin önceliği her zaman tüketiciyi yani sigortalıyı
koruyan, sigortalının doğru bilgilendirildiği, ürün ve hizmete kolay
ulaşabildiği, rekabet ortamında doğru hizmeti doğru fiyatla almasını sağlayacak
ortamı hazırlamak olacaktır”
KASIDER
Başkanı Sema Tüfekçiler, tecrübeli isimler ile yaptığı röportaj serisine
ÖzserNeo Sigorta Reasürans Brokerliği Genel Müdürü Ramazan Ülger ile devam
ediyor. Ülger, “Otoritenin önceliği her zaman tüketiciyi yani sigortalıyı
koruyan, sigortalının doğru bilgilendirildiği, ürün ve hizmete kolay
ulaşabildiği, rekabet ortamında doğru hizmeti doğru fiyatla almasını sağlayacak
ortamı hazırlamak olacaktır” dedi.
Çalıştığım
dönemde başladığım ve severek yaptığım, sigortacılık mesleğinde edindiğim bilgi
ve birikimimi öğrencilere aktarma imkanı bulduğum Araştırma Uygulaması, Sosyal
Güvenlik ve Sigorta konularında üniversitede ders vermeye devam ettim.
Profesyonel
çalışma hayatının sona ereceği tüm ücretli çalışanlar için kaçınılmaz bir
gerçek. Bu gerçekliğin bilincinde olarak çalıştığım dönemde de hobi olarak
başladığım ve çalışma dönemimin sonunda da güzel bir faaliyet olacağını
bildiğim üretmeye devam etme imkanı sağlayan 20 bin m2’ik bir alanda ceviz
yetiştiriciliği işime daha fazla zaman ayırdım. Çiftçilik bende aileden gelen
ve çocukluktan itibaren oluşmuş bir birikimdir. Toprakla uğraşmak ve üretim
yapmak diğer mesleklere pek benzemez. Yaptığınız işten dolayı kimseye rapor
vermezsiniz. İşinizi ne kadar iyi yaparsanız o kadar sonuç alırsınız (Çiftçinin
ürettiğini satması konusuna girmiyorum bu konu ülkemizde maalesef çözülememiş
en önemli sorun). Toprak nankörlük yapmaz. Tabii ki doğa kaynaklı olumsuzluklarla
hep karşı karşıyasınız. Karşılaştığınız doğal olaylar pozitif bilimler olan
matematik, fizik, kimyadan farksız bir gerçeklik. Ancak bundan dolayı kimseyi
suçlamazsınız ve bu gerçekliğe uygun hareket etmeyi bilirsiniz. Bu gerçeklik
sizi direkt yukarıya bağlar, yukarıya bağlanmak içinde birinin aracılığına ve
prosedürlere gerek kalmaz. Doğa size bu gerçekliği, kendinize güvenmeyi ve
mütevazı olmayı öğretir.
Brokerlik
ülkemizde sigorta sektörünün çok gelişmiş olduğu ülkelere göre çok fazla
gelişmemiş, hatta kurumsal sigortalılara hizmet eden bir alan gibi yanlış bir
algıya hapsedilmeye çalışılan bir meslek gibi görülüyor. Hâlbuki kurumsal
sigortalılar daha bilinçli olduğu için kendini temsil edecek ve haklarını daha
iyi koruyacak çok sayıda alternatifi sunma imkanı olan brokerleri bilinçli
olarak seçiyor. Bu bakış açısı ile baktığımız zaman bireysel sigortalıların
brokerlere daha çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Brokerler mesleki birikimi,
portföy çeşitliliği ve büyüklüğü ile müşterilerinin ihtiyacına uygun ürün
oluşturma, mevcut ürünlerde müşterisine uygun özel teminatlar ve şartlar
oluşturma konusunda daha etkilidir. Bu imkanın ülkemizde yeterince kullanılmadığını
görüyorum.
Sektörün
her gün biraz daha akıllanan makineler aracılığı ile yaptığı veri analiz
yöntemleri, geçmişte insanların manuel olarak yaptığı birçok işin makinalar
aracılığı ile yapıldığı, sigorta şirketleri, sigorta aracıları, ve sigortalılar
arasında konuşularak yan yana gelinerek yapılan çoğu işin makinalar aracılığı
ile ve makinalar ile konuşularak yapıldığı günümüzde iletişim gün geçtikçe
azalmakta, bu hızlı değişim bizim kuşakta geçmiş alışkanlıklardan kaynaklanan
bir özlem oluşturmaktadır. Bu değişim günümüz teknolojik gelişiminin bir
sonucudur ve buna tüm sektörler uyum sağlamak zorundadır. Uyum sağlayamayan
doğal olarak bu yeni rekabet şekline uyum sağlayamadığı için yok olacaktır.
Benim belirttiğim biraz nostaljik özlemdir. Yukarıda belirttiğim değişimler
günümüzün yaşam biçimidir. Günümüzün daha genç kuşağı zaten makineler ile
konuşarak yaşıyor ve onlara çok doğal geliyor. Bazen kendi aralarında da
makineler ile konuştukları gibi iletişim kurduklarına görüyorum.
Trafik
kazaları sonucu meydana gelen bedeni hasarlar için zorunlu mali sorumluluk
sigortasında (Trafik sigortası) açılan hasar dosyalarında özellikle kusurlu
sürücüler için yüksek yargıda oluşan yeni içtihat nedeniyle geriye dönük olarak
çok sayıda bedeni hasar dosyası için büyük meblağlar ödenmeye başlamış ve
sektörde trafik sigortalarında çok büyük zararlar oluşmuştu.
Bu
sorunun çözümü için yasal düzenleme yapılması gerekiyordu. Gerekli olan yasa
çalışması siyasi gündeme bir türlü alınamıyordu. Dönemin başbakanının
Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde yaptığı toplantıya TSB Başkanı olarak ben ve
iki sigorta şirketinin CEO’su katıldık. Konuyu ve yaşanılan sorunu Başbakan ve
ilgili Bakanlara direkt olarak aktarma imkanı bulduk. Bu toplantıdan çok kısa
süre sonra 14.04.2016/6704 sayılı kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanununda gerekli değişikliklerler yapıldı.
Otoritenin
önceliği her zaman tüketiciyi yani sigortalıyı koruyan, sigortalının doğru
bilgilendirildiği, ürün ve hizmete kolay ulaşabildiği, rekabet ortamında doğru
hizmeti doğru fiyatla almasını sağlayacak ortamı hazırlamak olacaktır.
Otorite
risk algısının gelişmesi, oluşacak risklerden korunma ve gerçekleşecek
risklerin maddi yükünün sigorta sektörüne devredilmesi için gerekli
bilgilendirme ve yönlendirmenin yapılması için sektöre destek vererek,
penetrasyonu artıracak yeni ürünlerin hazırlanmasına, pazarın büyütülmesine
katkı sağlamalıdır.
Bu
ortamın oluşması içinde sektörü oluşturan tüm paydaşların çalışma
sistematiğinin doğru kurgulanması gerekmektedir. Teknolojik ve ekonomik
gelişmeler her zaman mevzuatın önünde gitmektedir. Bu gelişmelere uygun mevzuat
zamanında oluşturulmaz ise teknoloji, ekonomi mevzuatı beklemez. Kendi
işleyişini mevzuata aykırı olarak veya kayıt dışı olarak oluşturur. Böyle bir
gelişmede kaos yaratır.
Özellikle
dijital teknolojilerdeki gelişmeye bağlı olarak bilgiye ulaşmak ve online
sigorta poliçesi düzenlemek çok kolaylaştı. Bu sayede sigortalılar özellikle
teminatları standart hale gelmiş kendileri için gerekli olan sigorta
poliçelerinin tüm şirketlerdeki içerik ve fiyatlarını dijital ortamda
görebilmektedir. Sigortalıların bu bilgiye hızlı ulaşması, sigorta dağıtım
kanallarının sigortalıların ulaştığı bilgiye uygun poliçe teklifi oluşturmasını
zorunlu hale getirdi. Dağıtım kanallarının tamamının bu tür dijital yapıları
kurması ve sigortalılarına sunması mümkün değil. Bundan dolayı bu tür maliyeti
yüksek yatırımları yapmış dağıtım kanalları ile sigorta şirketlerinin de bilgi
ve onayı ile daha küçük ve orta boy dağıtım kanalları arasında şeffaf, kontrol
edilebilir, kayıt altına alınmış, kaynağında vergilendirme işlemi tamamlanmış
işbirliklerinin yapılmasını sağlayan mevzuat hazırlanması gerekmektedir. Bu
düzenleme yapılmaz ise günümüzde yaşanılan kayıt dışı işlemler artarak devam
edecek, küçük ve orta boy dağıtım kanallarını bir süre sonra portföyünü
koruyamayacak ve yeni sigortalılar oluşturamayacaktır.
Küçük
ve orta boy sigorta dağıtım kanalları için yüz yüze satışta günümüzde uygulanan
mevzuat, sigorta dağıtıcılarının pazarlama ve satış maliyetlerini çok
artırmaktadır. Bu konuyu biraz açarsak küçük ve orta boy dağıtım kanalının
sabit giderlerini düşünelim, büro kirası, elektrik, su doğalgaz, telefon,
internet faturası, yeme içme, ulaşım masrafları, kendisinin ve yanında
çalıştıracağı kişinin çalışma mevzuatından kaynaklanan giderleri. Bu giderleri
karşılayabilmek için belirli sayıda sigortalıya ve komisyon gelirine ihtiyacı
vardır. Bu sigortalıların bir kısmı doğal olarak sektör istatistiklerinden de
görüleceği gibi yenileme döneminde aynı dağıtım kanalının müşterisi
olmayacaktır. Bu müşterilerinin yerine yenilerini katabilmek için sürekli
dışarıda pazarlama faaliyetlerine yönelik iletişim kurması potansiyel
müşteriler oluşturması gerekmektedir.
Dışarıda
potansiyel müşterilerle direkt iletişim kurabilecek, lisanslı ve dağıtım
kanallarına bağlı çalışacak, yapılacak poliçelerde de ismi bulunan, yaptığı iş
üzerinden gelir elde edecek ve vergilendirilmesi kaynağında yapılacak şeffaf
denetlenebilir şekilde yeni aracıların sisteme katılması pazarlama ve satış
faaliyetlerini hızlandıracaktır. Aynı zamanda halen kayıt dışı olarak buna
benzer çalışan ve dağıtım kanallarınca şikayet konusu edilen yapıları ortadan
kaldıracaktır.
Günümüzde
mal ve hizmet üreten sektörlerin çoğunluğunun ürettiği mal ve hizmetlerin içeriği
veya tüketicisinin mal ve hizmete has özellik arzeden sigortaya ihtiyacı
vardır. Bu sigortaların son kullanıcıya mal ve hizmet üretimi aşamasında
sunulması penetrasyonu artıracak yaygın olarak sigortaya konu olmayan yüzlerce
sektörde sigortanın yaygınlaşması sağlanacaktır.
Sigorta
penetrasyonunun artırılarak, uzun vadeli yatırım aracı olan sigorta fonları
ile ülkemizin finansman ihtiyacının önemli kısmının sigorta sistemi
aracılığı ile oluşturulan fonlardan karşılanabilir hale geldiğini görmek bu
sayede dış borç ihtiyacının azaldığını ve iç finansman yolu ile yatırımların
yapıldığını görmek hayalimdeki sigorta sektörüdür.
Bu
söylediğime bugün hayal desek de uzun vadeli ve doğru kurgulanmış planlarla
hayal olmadığı matematiksel olarak formüle edilecek ve uygulanan
ülkelerdeki örneklerle de desteklenerek gerçekleşecek bir çalışmadır.
Eğitim,
çalışma, yönetim, yatırım, ticaret, üretim, siyaset gibi ülkenin temelini
oluşturan tüm alanlarda kadınların da erkekler kadar etkin olması demek ülke
nüfusunun tamamının üretime, gelişmeye katkıda bulunması demektir. Bu katkıyı
vermek için kadınların birilerinden davet beklemek yerine örgütlenmesi kendi
başarılarını kendilerinin yaratması gerekmektedir.
KASIDER’inde
sigorta sektöründe çalışan kadınlara yukarıda belirttiğim konularda katkıda
bulunmak amacıyla kurulduğunu düşünüyorum.
Geçmiş
yıl istatistiklerinden hatırladığım kadarı ile sigorta şirketlerinde kadın
çalışan sayısı erkekler ile aynı oranlara yakındı. Ama dağıtım kanallarında ve
sigorta sektörüne hizmet üreten diğer meslek kollarında aynı oranların
olmadığını biliyorum. KASIDER üyelerini ve iş hayatına yeni başlayacak
kadınları bu alanlara yönlendirebilir bunun için çalışmalar yapabilir.
Sigorta
sektörünün büyümesi için devlet yönetiminin sigorta sektörünün önünü açacak
adımlar atması ve daha da önemlisi kişi ve kurumların sigorta aracılığı ile
giderebilecekleri mağduriyetleri için sigorta bilincini artırmaya yönelik
uygulamaları çoğaltması gereklidir. Sigortasını yaptırmadığı için mağdur olan
kişi ve kurumlara yardım yapılmasının önlemesi sektörün gelişimine katkı
sağlayacaktır. Belirli branşların dışında sigorta penetrasyonu henüz ülkemizde
yaygınlaşmamıştır. Yukarıda belirttiğim uygulamanın ülkemizdeki en iyi örneği
tarım sigortalarında yapılmaktadır. Çiftçiler sigorta kapsamına alınan risk ve
ürünlerde tarım sigortasını yaptırmaz ise doğal afetlerden kaynaklanan
zararları karşılanmamaktadır. Tarım sigortasının yaygınlaşması için ürüne ve
riske göre değişmekle beraber primin önemli bir kısmı devlet tarafından
ödenmektedir. Tarım sigortası yaptıran çiftçilere indirimli faiz oranları ile
tarımsal kredi kullandırılmaktadır.
Son yıllarda Hazine ve
Maliye Bakanlığı’nın yaptığı çalışmalardan ve kamuoyuna yapılan açıklamalardan
edindiğim bilgilere göre kamu yönetimi sigorta sektörü aracılığı ile iç
kaynaklardan uzun vadeli fon oluşturma ve bu fonlarla ülkenin finans
sistemine katkıda bulunma konusunu öncelikli konular arasına almıştır. Bu uzun
soluklu bir çalışma olup uzun vadede tüm tarafların memnun olacağı bir sistem
kurulursa sigorta sektörünün gelişmiş olduğu ve iç finansmana önemli katkı
sağlayan ülkelerdeki uygulamalar ülkemizde de yapılabilir.